7 Mart 2014 Cuma

GEZİ/SEYAHAT BLOGLARININ ÖNEMİ!




"Bütün blog yazarlarının kıskandığı bir blog türüdür. Gezip, seyahata etmek ve bunları kaleme almak harika bir duygu olsa gerek. Çok defa gezdiğim yerleri anlatmak adına bir blog oluşturmayı düşünmüşümdür ancak işlerimin yoğunluğu ve gerçekten bu işi hakkıyla yapan blog yazarlarına olan saygımdan ötürü böyle bir blog başlatmadım. 



Gezi Blogları dünyada olduğu gibi Türkiye'de de önemli bir konumdadır. Türkiye'deki gezi bloglarını biraz zaman ayırarak incelerseniz gerçekten kaliteli işler yapan blog yazarlarını görürsünüz. Bir kaç arkadaşımdan ''gezip yazmak kadar kolay ne var ki'' dediklerini işittim. Bence işin en zor kısmı gezip yazmaktır.

Blogların nasıl rağbet gördüğünü bir hatırlayalım. İnternet dünyasında bir şeyi bulmak için arama motorlarını kullanırız. Bu aramalar sayesinde listelenen sitelerden lazım olan bilgiyi çıkarmamız gerekir. Vakt-i zamanında forumların derinliklerinde lazım olan bilgiye ulaşmaya çalışırken kopyala yapıştır mantığı ile çalışan siteler türedi. Aradığımız bilgil ile ilgili onlarca site listeleniyor ancak bir türlü gereken bilgiye ulaşamıyorduk. İşte bu noktada gerçekten samimi bir şekilde bildiklerini okurlarına aktaran blog yazarlığı ortaya çıktı ve ülkem insanı olarak blog yazarlarını bağrımıza bastık.

Gezi Blogları da bir nebze böyle bir süreçte doğmuştur diyebiliriz. Gezi Rehberi,Şehir Rehberi olarak adlandırılan sitelerden gezip görmek istediğimiz yerler hakkında yüzeysel bilgiler ediniyorduk ki bu da çoğu zaman güncellenmemiş eski bilgiler oluyordu.

Bir defasında başıma şöyle bir şey gelmişti.

Tarsus'a bir arkadaşım ile gezi planladık. Yakın mesafe olduğu için zahmetsiz ama bir o kadar da gezip görmeyi istediğimiz bir yerdi. Daha önce defalarca başka sebeplerle gittiğimiz Tarsus'u bir kez de yerli turist olarak gezmeyi istiyorduk. Sabahın erken saatlerinde Tarsus'a ulaştık.  Bir kırtasiyeden Tarsus Rehberi isimli bir katalog edindik. Sayfalar dolusuydu. Her bir detayı yazmıştı. Nereden başlayacağımızı nasıl gideceğimi bir türlü bilmiyorduk. Katalog içerisinde onlarca harita vardı. Bir çay bahçesine oturup ne yapacağımıza karar vermeye çalışıyorduk. Arkadaşım soldan ben sağdan gitme taraftarıydım. İşin içinden çıkmadık. Neredeyse hayal kırıklığı ile oradan geri dönecektik. Aklıma gezi blogları geldi. O dönemlerde ben vuralca isimli blogumu yazıyor ve henüz blog yazarlığını başında sayılırdım. 

Bir internet kafeye gidip Tarsus ile ilgili detayları anlatan bir gezi blogunu bulduk. Bu gezi blogunda Tarsus hakkında kısa bir bilgi verildikten sonra gezmeye nereden başlanmalı, hangi yönlere gidilmeli, gidilen yerlerde ne yenilip ne içilmeli, hatta o kadar detay vardı ki , Tarsus Şelalesinde bulunan Çay Bahçesinin işletmecisi Ahmet Bey'e kadar anlatılıyordu. O blog yazarı ''eğer Şelaledeki Çay Bahçesine giderseniz bendenizden de selam götürün'' yazmış. O çay bahçesinin sahibine selamı ilettik ve çok memnun oldu. Bize o blog yazarı ile ilgili bir kaç güzel şey anlattı. Tarsus'u anlatan blog yazarı sayesinde en verimli gezimizi yapmış olduk.

Gezi bloglarının samimiyeti, içtenliği sayesinde gezip görmek istediğiniz yerlere rahatlıkla gidebilirsiniz. Kandırmaca yoktur, yalan yoktur, riya yoktur. Yalnızca samimi duygularla gezip gördüğü yerleri kaleme alan blog yazarları vardır. 

Bir gün yine işlerimizden vakit bulup güzel bir seyahate çıkarsak rehberim Gezi ve Seyahat Blogları olacaktır.

Vural Egemen SARIGÖZ
SRGZ Blog Yazarı
http://www.srgz.blogspot.com "

Sevgiyle Kalın...

Ezgi :)

Hiç yorum yok: